Yazar: admin

  • Türkiyede Güvercin Yetiştiriciliği

    Dünya üstünde bilhassa büyük kentlerin büyük
    meydanlarının ayrılmaz “dekorunu” tanımayan insan yoktur;
    güvercin. Çeşitli ülkelerin insanları bu meydanlarda onları
    yemliyor ve koruyor. Öte taraftan hiçbir kuş türünden bu denli
    nefret eden kesime de rastlayamazsınız herhalde. Sadece gene
    kültür tarihinde de bu denli derin bir yer edinmiş başka bir
    hayvan türü de yoktur.
    Siyasal, dini, felsefi farklılıklardan bağımsız olarak, gene
    uygarlık zamanı içinde güvercin ve yetiştiricisine yaklaşımda
    bu denli çelişkilerle dolu bir tutuma rastlanmaz.
    Osmanlı’yı alın ele; bir yanda saraylarda, hususi bakıcıların
    nezaretinde, sultanların gözdesi olan bu kuşlar, öteki yanda
    “kuşbazların” yarım akıllı olarak duyuru edilmeleri…
    Bir yanda kutsiyet, sulh sembolü; öte yanda yetiştiriciliğinin
    uğursuzluk getireceğine olan inanç…
    Bir yanda Dünya’da milyonlarca hayranı, fanatik yetiştiricisi;
    öteki yanda dışkısı ve yuva malzemeleriyle binaları kirlettiği
    için (!) uçan fare olarak anılması…
    Evcilleşme zamanı içindeki sınıflandırmada kültür
    takip edeni olarak anılan güvercin, bundan dolayı olsa gerek hakkaten
    de uygarlık zamanı içinde, dini, siyasal, felsefi, yazınsal ve
    sosyolojik mevzularda karşımıza en fazla çıkan hayvan türüdür
    desek yeridir.
    Nedir kültür takip edeni?
    İnsanoğlu yerleşik hayata geçtikten ve şehirlerde görkemli
    yapılar inşa etmeye başladıktan sonrasında güvercinler, yuvalanmak
    amacıyla bu binalara kendilerinden gelmişlerdir.
    Kaba biyolojilerinin insan ile olan benzerliği, bu kuşların
    12
    bunca sevilmesinin sebeplerinin önderlik yapar kanımca. Tek
    eşlilik, kuluçkanın ve yavruların sorumluluğunun ebeveynlerce
    paylaşılması ve “ocağa” (yuva, kümes) bağlılık bu özelliklerin
    önderlik yapar.
    Öte taraftan evcilleştirme zamanı süresince ortaya çıkan
    morfolojik ve fizyolojik çeşitlilik, güvercinin günümüzde bu
    denli kalabalık bir fanatik topluluğunun oluşmasında etkili
    olmuştur.
    Vatanımızda güvercinin fanatik fanatik kitlesi oldukca kalabalık
    olmasına rağmen güvercin mevzusundaki literatür yok denecek
    kadar azdır. Yrd. Doç. Dr. Orhan YILMAZ bu alanı doldurmak
    için mühim bir özveri göstermiştir. Zira ben senelerdir bu mevzuda
    düşünmeme karşın, araştırma projelerim, derslerim, yüksek
    lisans ve doktora öğrencilerimin sav projelerinden bir türlü
    fırsat bulup güvercin mevzusunda Türkçe bir yapıt yaratamamanın
    sıkıntısını yaşıyordum. Bu özveriyi gösterdiği ve eksikliğini
    hissettiğim bir alanı doldurmuş olduğu için Sayın YILMAZ’a oldukca
    teşekkür ederim.
    Elinizdeki yapıt bir yetiştiricilik kitabından öte bir kaynaktır.
    Bu kitapta güvercinin biyolojisi ve yetiştiriciliği yanı sıra hem
    Dünya kültürü hem de kültürümüz içindeki yeri de detaylı
    bir halde irdelenmiştir. Kitabın hem okullu hem de alaylılara
    yararlı olacağına inancım tamdır.
    10.11.2012
    Saygılarımla
    Prof. Dr. Türker SAVAŞ

  • Ağrı’lı bir kuşçu güvercinlerini soba ile koruyor

    Ağrı’da hobi olarak beslediği güvercinleri zaman içinde ticarete dönüştüren bir yurttaş, onlarca çeşit kuşu soğuk havalardan korumak için günde 4 kere soba yakıyor.

    Güvercinseverlerin bayağı fazla olduğu Ağrı’da, vatandaşlar yazın boş alanlarda güvercinleri besleyip eğitirken, hava sıcaklıklarının bir çok süre eksi 20 dereceye düşmüş olduğu kış mevsiminde ise barakalar ve evlerde soğuklardan korumak için değişik yöntemler kullanıyor. Vatandaşlar, binlerce lira değerinde olan ve bilhassa fazlaca fazla rağbet gören Mardin taklacı kuşlarına evlatları şeklinde bakarak soğuklardan koruyor. Eski Van Caddesi, Sem Pazarı’nda senelerdir güvercin besleyen Erdal Kocaağa adlı yurttaş, dondurucu havalardan güvercinleri korumak için gece gündüz 4 kere soba yakıyor. Öte taraftan Kocaağa, barakayı tel örgü ve tahtalarla ortadan ikiye ayırarak güvercinleri sobadan koruyor. Güvercinleri evlatları şeklinde bakan Kocaağa, zamanının çoğunu onlara ayırarak büyük bir fedakarlık örneği gösteriyor.

    “BİZ BU İŞİ YAPTIĞIMIZDA ÇOĞU İNSANLAR BUNU YADIRGIYOR”

    Güvercinleri fazlaca sevdiğini ve bu işe hobi olarak başladığını söyleyen Kocaağa, Mardin taklacı oyun kuşlarına talebin fazlaca fazla bulunduğunu ve bazı kesimlerin bu mesleğe yadırgayan gözlerle baktığını beyan etti. Güvercin fiyatlarının 100 liradan başlayıp 7 bin liraya kadar değiştiğini dile getiren Kocaağa, “Biz bu işi yaptığımızda bir çok insanoğlu bunu yadırgıyor, bu iş fena bir hobi değildir. Her insana tavsiye ederim, işimizi sevmiş olarak yapıyoruz. Kuş toplumunda birçok arkadaşımız var, hepsi de kuşları fazlaca seviyor. Kuşlara bakmanın yazın pek harcaması olmuyor, kışın eksi 20 derecelerde günde 4-5 kere soba yakıyoruz. Kuşları fazlaca sevdiğimizden dolayı evlerimizde çocuklarımıza iyi mi bakıyorsak, bunlara da öyleki bakıyoruz. Bir işi sevmiş olarak yaptığınız süre zor olmuyor” dedi.

  • Damascene Pigeons (istanbullu)

    Yabanci kaynaklara gore bu irkin 3000 yildan daha uzun bir sure onceye ait olduguna dair misirda ve arabistanda yapilan arastirmalarda elde edilen bazi bilgiler var.Benim tanistigim araplar tarafindan bu kuslar kutsal sayiliyor,buna sebeb olarakta Hz Muhammet ve beraberindekilerin Mekkeden Medineye hicreti sirasinda düşmanlarindan gizlendikleri Sevr Mağarasınin girisine yuva yapan ve onu arayanlarin magarada kimsenin olamayacagina kanaat getirmelerine sebeb olan guvercin oldugu belirtiliyor. Cok eski yillarda arap yarimadasinda bu kuslarin ismi kutsal sayildiklari icin Muhammet olarak biliniyor.
    Bu yuzden ilk baslarda bu kuslar Avrupada Muhammet isimli olarak anilmaktalar, daha sonra yapilan arastirmalarda Suriyenin damascus bolgesinden olduklarina inanilmis ve gunumuzde damascene ismi konmustur .
    Benim inceledigim guvercin kitaplarinin bir kisminda Arap yarimadasina ait oldugu digerlerinde ise Suriyenin Damascus yani bu gunku Sam sehrine ait oldugu, bir kismina gorede Turkiyeye ait oldugu belirtilmekte. Osmanli devletine 400-450 yil kadar once Suriyenin sam sehrinden geldigi sanılıyor. 1860″larda ilk defa Istanbuldan alinip Ingiltereye götürülüyor.Ve Glasgow’dan James Wallace’a satılmis . Oradanda diger Avrupa ulkelerine dagildigi biliniyor. 1879 yilinda ingilterede yapilan bir guvercin show’unda yada festivali diyelim ilk defa sergilenmisler. Istanbullu ismi sadece Turkiyede kullanilan isimlerinden biridir , bolgelere gore karagoz, elagoz , muz gibi isimlerde kullanilmaktadir.
    Suriye ve Lubnanda bu kuslara ” Boozli” ismi verilmisitir.
    Istanbullu yada Karagoz (damascene)bu kuslarda aranan ozellikler:
    1-Renklerinin olabildigince acik renk olmasi, arapcada bu kuslara buzli denmesinin sebebi buz rengine yakin bir renkleri olmasindandir.
    2-Kalemli yada kusakli dedigimiz kuslarda bu siyah kusaklarin kalin ve duzgun olmasi, siyah rengin cok belirgin olmasi gerekir. Silik renkli solmus gorunumlu kusaklar populer degildir.
    3-Gozler etrafindaki derinin siyaha yakin koyu mor (patlican renginde) olmasi gerekir.Pembe ve kirmizi goz etrafi olan kuslar makbul degildir. Goz renkleri koyu sari, turuncu olmalidir. Diger goz renkleri hatali sayilir.
    4- Kafa yapisi oldukca yuvarlak, gaga siyah renkte, kisa ve kut sekilli olmalidir.
    5- Gerdan gaganin tam altindan baslayip, belirgin bir sekilde asagiya iner. Gerdansiz olanlar makbul sayilmazlar.
    6-Gaganin ustundeki deri tebesir beyazi renkte olmalidir.
    7-Tirnaklar siyah olmalidir, beyaz tirnak hata sayilir.
    8-Kanatlarda ve kuyrukta beyaz telek, tuy olmamalidir.
    9-Bazi kuslarda kuyruk vucut renginden daha koyu mavidir, buda istenmeyen ozelliklerden biridir.Ayrica kuyruk cok uzun olmamalidir.
    10-Bacaklar kisa ve kirmizi renklidir.
    11-Bu kuslarda tepe ve gogus gulu olmaz.
    12-Vucudun her yeri ayni renk olmalidir. Bazi kuslarin gogus kisminda koyu renk hakimdir. Buda istenmeyen bir ozelliktir.
    13-Bu kuslar takla atmazlar.
    14- Ağırlıkları 300 – 400 gram arasindadir.
    Istanbullu irkinin diger bazi ulkelerdeki puanlama usulu ile yapilan degerlendirmesi su sekildedir:
    1-Kafa ve gerdan= 25 puan
    2-gaga ve ustundeki deri=5 puan
    3-gozler=5 puan
    4-Goz etrafindaki derinin genisligi ve rengi=15 puan
    5-Kusun rengi=20 puan
    6-Kusaklar yada cakmakli olanlarda beneklerin esit sekilde dagilmis olmasi=15 puan
    7-Vucut sekli=10 puan
    8-Bacaklar ve parmaklar=5 puandir.
    Toplam yuz puan uzerinden yapilan yarismalarda kusta bulunan kusurlar eksi puan getirir.Ayrica uretimle ilgili olarakta cok iyi yavru baktiklarini ve genellikle sakin yaratilisli kuslar olduklarini soyleyebilirim .
    Safra irkinin Istanbullu irkiyla bagdatlarin melezlenmesi ile elde edildigi sanilmaktadir. Safra neredeyse istanbullu irkinin iki kati buyuklukte bir guvercindir.Fakat boyle bir melezleme yillar once dahi yapilmis olsa bu kuslarda bagdat irkinin ozelliklerini hala gormemiz gerekirdi, gozlerde ve burunda asiri derecede deri bulunan safra gormedim ben. Safra irkina baktigimizda daha uzun bacakli daha boylu, gaga daha uzundur. Safarininda Istanbullununda yavrulari tuylenmeden oncesinde siyah derilidir,diger guvercinler gibi derileri pembe degildir. Bence Safari istanbulludan turetilmis akraba bir irktir, fakat melezlemede kullanilan diger irk hakkinda hic bir fikrim yok.
    Saygilar
    Ersoy Koldas

    [IMG-Gal id=84198]

  • Budapeşte (Japon)

    [IMG-Gal id=81069]

  • Amerikan serama

    yaklaşık 20 yıl öncesine kadar Amerikan serama yada Malezya serama diye seramalar ikiye ayrılmıyordu.çünkü Amerikaya seramalar henüz ayak basmamıştı.daha sonra bir Amerikalının sayesinde Amerikalılar seramalarla tanıştılar ve daha sonra Amerikan serama adını alacak olan bir ırkın öncüsü oldular.Amerikan serama ayrı bir ırk olarak kabul ediliyor mu bu hala tartışılan bir konu.ancak burada yanlış bilinen bir takım konuları dile getirmek istedim.bugün Malezya serama ile Amerikan serama iki farklı ırk olarak düşünebilir.ancak bu iki ırkı kilosuna göre ayırmak imkansızdır.ne yazık ki Türkiyede çok ciddi bir yanlış düşünce var.”Malezya serama çok hafif ve küçüktür.Amerikan serama ise iri ve ağırdır.”bende bir Malezya serama horoz var.sanırım 600-700 gr gelir diye düşünüyorum. bunun üzerine bazı bilgisi olmayan ama fikri çok olan arkadaşlar şöyle düşünebilirler.” nerden malum o horozun Amerikadan gelmediği”ben seramanın Amerikan ve Malezya diye iki ayrı gruba ayrıldığını bilmeden Amerikadan serama yumurtası getirmiştim ama onları daha sonra sattım.yani elimdeki seramaların hepsi Malezyadan getirdiğim seramalarımın yavrusudur.bu arada şunu da belirtmeden geçemiyeceğim.”C” sınıfı bir seramamı damızlık olarak kullandım.yanına da “A” sınıfı bir tavuk koydum.şu anda onlardan güzel bir horoz elde ettim ve horozum artık yetişkin sayılır ve şu anda “A” sınıfında.belki ileride biraz daha gelişirse olsa olsa “B” sınıfı olur.asla “C” sınıfı olmaz.son zamanlarda Amerikada da Malezya serama popüler olmaya başladı.şu anda Amerikaya nasıl getirdiklerini bilmiyorum ama ciddi sayıda Amerikada da Malezya serama üretimi yapılmakta.fakat benim bir facebook arkadaşım var.geçen yıl 5. nesli elde etmişti üretimlerinde.amacı Amerikan seramalardan Malezya stili seramalar üretmekti ve bunda da ciddi bir yol aldı.birisi onun fotograflarını gösterse ben Amerikan serama demem.bu arakadaşım kendi hattını oluşturma çabası içinde.yani duruş bile az da olsa Amerikan mı Malezya mı sorusuna cevap veremeyebilir.belki DNA bu konuda bize kesin bir yardımı olabilir.bazıları renk konusuna takılıyor.kafalarına göre belli renklerin Amerikan belli renklerin Malezya serama olduğuna dair düşünceleri oluşturmakta.rengine göre bu iki ırk ı kesin olarak şudur diyemeyiz.seramanın diğer özellikleri olan bacak rengi , kanat , ibik gibi özelliklerde kesin şöyedir demek doğru olmaz.ancak Malezyada serama konusunda 20-30 senedir çalışan kişiler var.biz bunların üretimine hat diyoruz.sülale diyoruz.bu hatlar bazı özellikleri ile diğerlerinden ayrılabilir.mesela uzun serama seven bir kişi sürekli üretimde uzun horozları kullanır ve ortaya boyu ile hemen fark edilen seramalar gelir.bir başka kişi ise elma tip diyebileceğimiz sermarı üretebilir.özellikle göğüs kısmı ve vücut yapısı yuvarlak bir hattır.sürekli bu özellikte seramaları çiftleştirirseniz yavrular da “elma tip” olurlar ve hemen diğer serama hatlarından ayırt edilirler.
    benim serama stilimi merak edenler için özel bir horoz fotografı koydum.ben biraz komplike seramaları seviyorum.herşeyi ölçüsünde olan seramalar beni daha çok çekiyor.öyle çok uzun olan yada elma tipinde olanlar değil. çok kısa yada çok uzun bacaklı olanlar da çok beni cezbetmiyor.
    Bu arada örnek fotograf için Malezyadan bir facebook arkadaşımın fotografını kullandım.
    terima kasih Zippoo Nasir.

  • Postacı Cristina Vintilă

    Cristina Vintilă Romanya’nın cugir Kendinde yaşayan bir posta güvercin meraklısı bayan Posta güvercinleri yarış dalında bir çok ödüle sahip bayan Cristina Vintilă
    Hakkında

    Doğum yılı 3 mart 1999
    2018 yılında Laurentiu Pinca ile evlendi

    [IMG-Gal id=80493]

  • Debrecen Roller Pigeons

    Menşei: Macaristan, özellikle de Debrecen şehri.

    Genel görünüm: Orta boy, geniş göğüs, kısa sırt, sarkık kanatlar, kuyruk kaldırdı.

    Kafa: yuvarlak ve uzun, hafif kubbeli, pürüzsüz alın.

    Gözler: küçük bir öğrenci ile inci.

    Göz kapakları : ince, çift, soluk.

    Gaga: orta uzunlukta, tabanda geniş, alınlarında açık, koyu renkli boynuzlu geniş bir açı oluşturur. Beyaz ile pudralanmış ince morels.

    Boyun: orta uzunlukta, çok güçlü değil, iyi kesilmiş boğaz.

    Göğüs: Geniş, dolu, hafifçe yükseltilmiş, orta belirgin,.

    Arka: kısa, arkaya doğru hafifçe eğimli, kuyruğa ince, kuyruk içbükey ve yuvarlak bir çizgi ile şekillendirir.

    Kanatlar: uzun, görünür pommels ile vücuda gevşek bir şekilde dayanarak, yere değmeden kuyruğun altında.

    Kuyruk: kiremitlere yerleştirilmiş, en az 14 geniş ve uzun rektrikten oluşan yükseltilmiş menzil, tonozlu. Kuyruğun ucunun genişliği en azından omuzlarınkiyle aynı olmalıdır.

    Paws: neredeyse ortalama uzunlukta, güçlü kaplıdır.

    Kuş tüyü: iyi gelişmiş, pürüzsüz.

    Çeşitler: Siyah, beyaz, kırmızı, gri, siyah, beyaz, siyah işaretli benekli sarı, kırmızı kül dolu ceket, mavi çizgili, alacalı, uçurtma, altın dun, kırmızı ve sarı akik, De Roy.

    Renkler ve tasarım: Tek renklerde, renkler saf, yoğun ve zekidir.
    Harlequins krem ​​veya badem arka plan üzerine yayılmış çeşitli renkteki tüyleri ve tüyleri vardır.
    Primer ve kuyruk krem ​​veya beyaz lekeler veya siyah çizgiler veya bademlerdir.
    Uçurtma rengi, boyun ve göğsün yanı sıra uçuşlarda ve kuyruğundaki bronz bölgelerin etrafında az ya da çok bronz olan siyahımsı bir renktedir.
    Altın dun’da, renk göbeğe devam eden göğüste sarımsı bir renk tonuyla aydınlatılır. Uçuş tüyleri ve rektrikleri gövdede sarı ile ting edilir.
    Akik, tek renkli veya daha fazla veya daha az noktalı, sabit iz bırakmayan beyazdır. Birincil tüyler ve rektrikler renklendirilmelidir; tüy sapları beyazla tir.
    DeRoy’da, renk turuncu-sarı, kısmen benekli veya kahverengi lekeli ve bazen beyazla daha çok veya daha az noktalı. Uçuş tüyleri ve rektrikler genellikle daha nettir.
    Siyah gıdıklanmış griler gümüş rengi gri bir arka plan üzerinde siyah benekler ve beyaz zemin üzerine siyah beyazlar siyah benekler var.

    Ciddi kusurlar: Vücut çok düşük dar, ayakları üzerinde çok yüksek, uzun geri çok yatay taşınan kuyruk, 14 rectrices altında, kuyruğunda giyilen tüyler, düz kafa, iris çok kurabiye, kırmızı gözler, hariç koyu gaga uçurtma, renk veya çizimin önemli kusurları.

    Yargı: Genel görünüş – Form ve gövde – Kuyruk ve kanatlar – Bacak yüksekliği – Kafa – Gözler ve göz kapakları – Renkler ve işaretler.

    Halka: 8mm

    [IMG-Gal id=80413]